29 Haziran 2011 Çarşamba

4' E 4 AY KALA


Hala anne kuzusu,hep anne kuzusu .Minik bir adam ama aynı zamanda ; kendi düşüncelerini,duygularını ifade etmede ustalaştı.
Fazlasıyla hassas ve duygusal .Kendisine 'hayır' denilmesine  tahammülü yok.Gözler buğulanıp,dudaklar büzülüyor anında.''Ama ama sen beni artık  sevmiyorsun anne' '  Ağlamak, doya doya ağlamak istiyor sonrasında. 'Oğlum sana bazen olumsuz şeyler yaptığında hayır demem,seni sevmediğim anlamına gelmiyor ki!!! '  ''Ama ama sen kızgın bir şekilde hayır dedin bana''  'Bazen kızabilirim sana.Bu da seni sevmediğim anlamına gelmez'
Bu konuşmanın ardından mutlaka ve mutlaka kocaman,duygusal bir sarılma geliyor.İşte o zaman yelkenler suya iniyor.O zaman gözler yeniden ışıldıyor.Kelimeler hala yetersiz,ne kadar hakim olduğunu kanıtlasa da ,hala mimikler ve davranışlar önemli onun için.Her ayrıntıyı gözlemleme konusunda uçsuz bucaksız bir yetisi var hala.Gözlerdeki ufak bakışlar,ses tonlamasında iniş çıkışlar...Kaçışın yok.- Kelimelerin arkasına gizlenemezsiniz - der gibi bize.
Heyacanını ,mutluluğunu elinde olmaksızın, aşırı bir biçimde  dışarı vuruyor.En çok ama en çok üçümüz bir aradayken.Bir de vücudu da bu aşırı tepkilere eşlik ediyor.Ağız ,göz,gövde ; dışarıya fışkırıyor mutluluğu, sevinci, heyecanı.
Sürekli rüyalar görüyor ve kalkar kalmaz da anlatmaya başlıyor. Bazen 'kötü rüra' görüyor.Korkular da çok canlı hayatında ,diğer duygular gibi.
Aşık oldu tam olarak.Benim bir iş arkadaşıma:)) Ve aşkını deli dolu yaşıyor.En ufak bir ilgisizlik görse , hemen aşırı tepkiler veriyor.Ya da diğerleri 'aşkına' sahip çıkmaya çalışsalar,tüm gücüyle karşı koyuyor ''Onu ben seviyoruuum' 
'Anne , küpelerin beni heyecanlandırdı'
!! 'Nedenki?Çok mu beğendin küpelerimi'
' Evet.Hem onlar E..'nın küpelerine benziyor ''
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

15 Haziran 2011 Çarşamba

ÇOCUKLA HAFTASONU GEZİLERİ

Yaza girmeye çalıştığımız şu günlerde, son dönem yaptığımız İstanbul ve civarı gezilerimizden birkaç tanesini daha yazmak istedim.

POLONEZKÖY (KAHVALTI)
Öylesine güzel bir yer ki Polonezköy ama erkenden gidip ,erkenden döneceksin.Trafiğe ve mangalcılara takılmadan:) Biz grup olarak ,Nurturia ekibiyle açtık Polonezköy sezonunu.Kahvaltıya gittik Ayşe Teyze Bağ Bahçe' ye. Ağaçların altına piknik masaları kurulmuştu.Arka taraf olduğu gibi orman.Ağaçlık bölgenin dışında da çimenlik bölge ve çocuk parkı vardı.Biz yanımızda bir de simit getirmiştik.Onun dışında getirdikdikleri serpme kahvaltı da yeterliydi.Bu arada bir de dere var yakınında .Orman,dere,çayır çimen,çocuk parkı .Daha ne olsun.Tüm çocuklar şenlendi ,coştu :))Sıcak bastırınca da kaçmak iyi oldu.Eve döndüğümüzde hepimiz öğlen uykusunu hak edecek kadar yorulmuştuk:))
Polonezköy'e gitmek için Kavacık'daki sapaktan girip,Polonezköy tabelalarını takip ediyorsunuz.Polenezköy'ü geçtikten sonra piknik yerlerini görmeye başlıyorsunuz.


KERPE -KEFKEN
Bu iki şirin kasaba ,günübirlik ya da bir gece kalmalı haftasonu planları için yazın ideal.Birçok güzel koy keşfedebilirisniz denize girmek için.Deniz orman içiçe yerler.Kerpe'yi daha çok seviyorum ben.Yazın şehirden tamamen koparak  , doğanın tadına varmak için ideal.Bizim bu seferki gidişimizde yağmur eşlik etti ama yine de çok eğlendik.
Nasıl  gidilir:TEM otobandan İzmit-Kandıra  istikametinde gidilecek .Kandıra tabelasını görünce ,sapılacak ve yine 3 şeritli bir yoldan yeşillikler içinde önce Kandıra ve sonra da Kerpe-Kefken'e ulaşılacak.Yaklaşık 2 saat sürüyor.



TAKSİM
Seçimlerin olduğu pazar günü için Beyoğlu gezisi planladık.Bir gün önce konuşulan profiterol mevzusunun ardından  aklımıza geldi bu plan.Üstelik Yiğit de metroya binmek istiyordu.Sabah erkenden oyumuzu kullandık.Yanımıza baston pusetimizi,sırt çantamızı alarak ,akbilimizi doldurduk.Anadolu yakasında olduğumuz için , karşıya ,Mecidiyeköy'e geçmeyi düşündük .Durağa geldiğimizde iki katlı otobüsü görünce Yiğit çıldırdı binmek için.Atladık hemen.Mecidiyeköy'de inip metroya bindik.Biraz karanlık olması Yiğit'i tedirgin etse de yine de hoşlandı yolculuktan.Taksim'e  vardık.Sütiş 'de bir şeyler atıştırıp İstiklal'den Tünel'e doğru yürüdük .Tabii bu yürüyüş bir çok eğlenceli durağa gebeydi.Envai çeşit şeylerin satıldığı pasajlar,çiçek pasajı ve civarındaki pasaj ve sokaklar,St Antuan Kilisesi ,ve pek tabi İnci Profiterol.




GALATA KULESİ
Geçen sene, Yiğit'e kitabı ' Galata Kulesi'nin Martısı Zeynep'i okuduktan sonra ilk kez gitmiştik buraya .Kulenin içine de girip, martı Zeynepler eşliğinde izlemiştik İstanbul'u.Bu sene kuleye çıkmasak da uğradık Galata'ya.Bir ritüeli gerçekleştirdi Yiğit ; kulenin duvarına bir öpücük kondurdu! Neden bilinmez ama geçen sene görür görmez yapmıştı bu hareketi :))
Seyreyleyelim manzarayı:)


MODA
Moda ,benim lise yıllarımın geçtiği yer.Gönlümde Kadıköy'ün de Moda'nın da yeri ayrıdır o yüzden.Bu seferki gidişimiz sadece ve sadece Ali Usta'nın dondurmasını yemek içindi.Bir de tramvay sefası yaptık giderken.Yiyecek içecek mekanlarıyla,çay bahçeleriyle haftasonlarının vazgeçilmezlerinden biri burası.

KIZ KULESİ
Kule sevdamız Galata'dan ibaret değil tabii:) Kız kulesi de öpülmeyi hak edenlerden:)

10 Haziran 2011 Cuma

HAVA KUVVETLERİ MÜZESİ-YEŞİLKÖY

- Burası tam da benim yerim!!!!
diye sevinçle bağırdı Yiğit müzenin kapısından içeri girer girmez.  Havacılık müzesi  gezisinden bu kadar hoşlanacağı aklıma gelmemişti hiç.Neyse ki babası bunu düşünebilmişti:) Harika bir pazar gezisi programının başlangıcı olarak ,sabah önce arabamızı Kadıköy'e park ettik.Yiğit'in pusetini de alarak doğru Eminönü iskelesine gittik.Eminönü vapurunda Yiğit'in seçtiği en üst kattaki açık yere oturduk.Hava güneşliydi.Martılara ekmek atmak istedik ama fazla gelmediler yanımıza.Sonra yanımıza aldığımız  yiyeceklerimizi çıkardık.Mis gibi İstanbul manzarasıyla kahvaltımızı yaptık.Eminönü iskelesinden doğru Sirkeci garına yönlendik ve Halkalı yönüne giden trene bindik.Tren hareket ettiğinde Yiğit gördüğü eski püskü vagonlara bile hayranlıkla sesleniyordu 'Vayyy, şu vagonlara baak.Ne kadar güzeeel'  Yeşilköy durağında trenden indik ve adı üstünde yeşillikler içindeki yoldan karşıya geçer geçmez müzeye vardık.Çeşit çeşit uçağın yer aldığı açık hava müzesinde Yiğitle dolaşmak çok keyifliydi.Sürekli bir heyecan içerisinde ''Şuna baaaak.Ne güzeeeel.' 'Şuna baaak.Kocaman'' ifadeleriyle müze gezimizi tamamladık.Sonrasında trenle Bakırköy'e gitmeye karar verdik.Orada öğle yemeğimizi yedikten sonra deniz otobüsüyle Kadıköy'e geçtik.Yiğit'in hayranlık ifadeleri devam ediyordu. ' Ne kadar hızlı!'' 'Bak bu gemiye de geçtik'' ''Aaa .Şu mavi konteynerlara baaak ''.Kadıköy'e inince hızımızı alamayıp , tramvayla Moda'ya gittik.Sezonun ilk dondurmasını 'Ali Usta' da yiyerek gezimizi taçlandırdık.Eve döndüğümüzde üçümüzde  de tatlı bir yorgunluk vardı:))