20 Aralık 2011 Salı

CARNAGE-ACIMASIZ TANRI




'Modern' dünyanın merkezi New York'tan, iki ebeveyn çocuklarının arasındaki bir kavga nedeniyle bir araya gelirler.Çocuğu dövülen ailenin 'modern' olma heveslisi annesi Penelope(Jodie Foster) , kocasıyla(John C. Reilly) birlikte, bu konuyu konuşmak üzere diğer anne-babayı(Kate Winslet- Christoph Waltz ) evlerine konuşmaya davet eder.İşte bütün senaryo,bütün film  bundan ibaret.Yanlış duymadınız.Bir oda, iki anne-baba Yasmina Reza 'nın 'God of  Carnage' isimli  tiyatro oyunundan uyarlanan bu filmde  yönetmen Roman Polanski ,4 başarılı oyuncuyu da yanına alarak , bu sıkıcı görünüp aslında çok eğlenceli olabilen,çok basit görünen ama aslında çok derinlere göndermelerle bezeli  olan filmi  ile  seyirciyi ters köşeye yatırıyor.

Sinema salonundaki çoğunluk bu filme sadece diğer şaşaalı filmlerde yer kalmaması ve gençturkcell gecesi olması nedeniyle gelmişti.Film başlamadan önce ,seyircilere baktığımda ,filmin ilk yarısında filmi terk edeceklerinden neredeyse emindim.Nitekim filmin ilk 15 dakikasında 'bu ne ya ' seslerini duymaya başladım .Filmin ilk yarısındaki -kusma-sahnesine kadar, gayet yapmacık davranan ve incir çekirdeğini doldurmayan bir konudan bahseden bu iki 'itici' sayılabilecek çift  (ki özellikle sevmememiz gerekiyormuş onları) ,filmin ikinci yarısından sonra gerçek yüzlerini göstermeye başladıklarında ,salonda çıt çıkmadığını ve herkesin filme kendini kaptıdığını anladım.''Ne , nasıl, şaka mı bu film'' derken kendilerini bu 'sıkıcı, entel'  filme kaptırmışlardı bile.

4 ayrı karakter,evli,çocuklu ve modern dünyanın temsilcisi olarak ,tüm çelişkileriyle karşımızdalar.Pek bir tanıdık gelecek size bu sinir bozucu karakterler.

Daha çok tiyatro tadı olan filmin yanında,  İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından  'Vahşet Tanrısı' adıyla sahnelenen  oyunu da bizim oyuncularımızın performanslarıyla  izlemek , çifte bir zevk olacaktır heralde. http://www.istdt.gov.tr/turkce/oyunlar/oyun.asp?lngType=0&lngPlayID=322
eylemt

9 Aralık 2011 Cuma

A DANGEROUS METHOD



Çocuk sahibi olmanın  hayatıma  getirdiği sınırlandırmalardan biri de sinemaya gidebilmek.Çocuk öncesi her hafta sonu gittiğimiz , sevdiğimiz filmleri mutlaka sinemada izlemeye çalıştığımız o günler, geride kaldı.Çocuğumuzla geçirdiğimiz zaman zaten kısıtlı olduğu için,bu zamanı diğer aktivitelere ayırmak çok zorlaştı.Yine de,  çok sık olmasa da, sinemaya,tiyatroya, konserlere gidebilmek için zaman yaratmaya çalışıyorum.Başka türlü yaşamdan zevk alabilmem çok zor olurdu zaten.

İşte şimdi merakla beklediğim,  Freud ve Jung arasındaki ilişkiden bahsedecek olan bir film vizyonda.Film aynı zamanda Jung'ın ,iyileştirmeye çalıştığı bir kadın hastası arasındaki ilişkiye de yer verecek.Yönetmeni başarılı bir isim olan David Cronenberg. Filmi sinemada seyretmek için oldukça istekli ve heyecanlıyım.

Gelelim filme:
Filmin başında , psikolojide çığır açan psikanaliz yöntemini, bunalım geçiren hastası Rus Sabina Spielrein'e uygulayan Jung 'ı görüyoruz.Sabina (Keira Knightly) geçirdiği bunalıma rağmen , güçlü karakterini hissedebileceğimiz bir kadın.Jung(Michael Fassbender) ise kendini ,Freud'dan devraldığı  psikanaliz yöntemine ve hastalarına adamış bir doktor.Filmin adından da anlaşılacağı gibi ,bu method üzerine yoğunlaşılacağını düşünürken, film bir anda kelimelerden oluşan bir boşluğa doğru sürükleniyor.Jung'ın aile yaşamından tutun da ,Freudla tanışmalarına,Sabinayla aşka dönüşen ilişkilerine ,Freudla yollarının ayrılmasına tanık olduğumuz film boyunca ,kafamızda bunlardan hiçbiri tam olarak şekillenemiyor.Filmin içine girmek için kendimizi zorlasak da ,oyuncuların başarılı performansları buna katkı sağlamaya çalışsa da ,herşeyin havada bırakıldığı bir senaryoyla , bunu başarmak mümkün olmuyor.Filmde yer alan bazı sahneler,diyaloglar ,öylesine,görev icabı, araya sıkıştırılmış gibi.Freud(Viggo Mortensen) elindeki puroyla ,karikatürize edilmiş bir karakter,canlı değil.Jung 'ın çelişkileri ve Freud'a karşı çıkışlarının nedenini anlamak mümkün değil.Sabina 'nın  buhranlardan kurtulması nasıl oldu,hiçbir fikrimiz yok.Bohem ve nevrotik psikanalist Otto (Vincent Cassel), söylediği çok eşlilik yanlısı sözleriyle ,bir anda Jung'ın düşünce ve duygularını nasıl değiştirdi,anlayamıyoruz.

Çok büyük bir hayalkırıklığıyla çıkıyoruz sinemadan.Üzgünüz,kızgınız; David Cronenberg'in elindeki malzemeyi ,Hollywood film endüstrisinin çarklarında öğütmüş olmasına.Kafamızda sinir bozucu,gereksiz ve anlamsız  şu sahneyle yağmur dolu sokaklara atıyoruz kendimizi:

Jung ve Freud görüşlerinin tanıtımı için davetli oldukları  oldukları Amerikaya giderler .Gemileri, Amerika 'ya geldiğinde ,özgürlük anıtı bütün ekranı kaplar.Jung ve Freud ona bakar ve Jung şöyle der :'' İşte bu gördüğün geleceğin ta kendisi''.

Neeeeee!Ne alakası var bu filmde bu sahnenin diye bağırıp ,çağırasım geliyor  tüm film ekibine !!! YAZIK!
Not: En azından Jung ve Freud'un ilişkilerine  göz atmak için bir fırsat bu film: Bunun için bir kitap:  FREUD - JUNG MEKTUPLAŞMALARI http://www.icgoru.com/content/view/85/21/lang,/

eylem t