31 Ağustos 2012 Cuma

USTA



Usta olmak çalışmayı gerektirir, işine odaklanmayı,  sabretmeyi ,sonuna kadar ,en iyiye ulaşana kadar uğraşmayı .Herşeyden önemlisi yürek ister,tutku ve aşkla bağlanmak ister yaptığın işe.Bir işte ustayım diyebilmek öylesine zordur ki , kendim için bir türlü sarf edemediğim tanımlardan biridir.İşinde usta olan insanlara da, bu yüzden saygım sonsuzdur.
Eskişehir’de bir oto tamir ustasının da bir tutkusu var arabalar dışında; kendi emeğiyle,kendi kalbiyle bir uçak yapabilmek.Her parçasını kendisi oluştursun,kendisi üretsin ister.Peki hayat buna izin verir mi?Hayalleri gerçek olabilir mi?Sevdikleri bu tutkusuna nasıl bakar ve de diğer insanlar? 
İnsanın kendine ait bir hayali ,bir tutkusu olması ,onun için çabalaması, aslında, ‘yaşadığını hissetmesi’ ,yaşamın o çok aranan ‘anlamını’ bulması değil midir?Gerçek dünyanın düzeni içerisinde yok olmaktansa , o tutkunun peşinden gitmek ,sevdiklerini de yanına alarak, zor olmasına rağmen ,en güzeli değil midir?
Sımsıcak bir film,oyuncuların performanslarıyla bizi içine alıyor.Yetkin Dikinciler yanında özellike Şevket Çoruh ‘un oyunculuğu da ayakta alkışlanıyor.
Filmin jenerik müziğini de çok beğendim. YARISI GÜNDÜZ YARISI GECE :http://www.youtube.com/watch?v=UWcBszZLcFA
eylem t

NAR




Bir nar tanesiyiz hepimiz.Birbirinden farklı,biricik ama bir bütünün parçası.Ne zaman unuttuk tek bir kabuğun içinde olduğumuzu?Ne zaman parçalanıp,kanadık ? ‘Gerçek Hayat’ ne zaman unutturdu bize; vicdanı,insan olmayı.Doğruların yanlış,yanlışların doğru olduğunu nasıl bu kadar kolay kabullendik.Diğer hayatlara gözümüzü kapatıp,dünyayı kendi küçücük dünyamızdan ibaret sanma yanılgısına nasıl kapılabildik.Ben,sen, biz; hepimiz…Para,kariyer,güç bütün güzel değerlerimizi yok edip bizi çırılçıplak bıraktığında,nasıl kandırabildik kendimizi?
nardık bütündük 
birdik tamdık
bizi kim ağlattı 
O günler var mıydı gerçekten?Tam olduğumuz,bir olduğumuz.Bir düş müydü?Şiirlerden kalbimize yazılan kelimeler miydi?Bir an mıydı hatırlanan ya da geçmiş zamanda sıkışıp kalan duygular mı?
İyi ki filmler var.İyi ki NAR filminde emeği geçen, yüreği kocaman insanlar var.İşte senaryo,işte oyunculuk,işte sinema.Henüz izleyemeyenlere tavsiye olunur.
Ve işte filmin jenerik müziği :http://www.youtube.com/watch?v=X0jDdO83W_I
eylem t

20 Nisan 2012 Cuma

TİYATRO KUMPANYASI – CAN



Can’ımız o kocaman dünyasıyla sahnede.Hayatı, hayata dair düşünceleri ,öfkesi,muzipliği ,insanlığı ve şairliğiyle canımıza Can katan , bizi bize yeniden geri veren o güçlü yürek sahnede.


Saatlerce ayakta alkışlanacak bir oyunculukla KEMAL KOCATÜRK,çizgileriyle MEHMET GÜLERYÜZ , CAN YÜCEL’i getirdi karşımıza.Hissettik ve yeniden sevdik onu.Hatırladık ve kattık hayatlarımıza.Ölümsüz bir şairin ,CAN BABA’nın sofrasına konuk olduk 2 saat boyunca.Ne iyi yaptık.Unutulmaz bir oyun ve geceyi ekledik yaşamımıza.Öyle derin, içten,sımsıcak.

Buluşmak Üzere

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım
CAN YÜCEL

Daha fazla şiir için: http://www.canyucel.net
eylem t

3 Şubat 2012 Cuma

JULIA



Karaktere odaklanan filmleri her zaman sevdim.Julia, bence bunların başarılı örneklerinden biri.Biraz rahatsız olacaksınız belki ama filmden kendinizi alamayacaksınız.Filmin içine daha ilk sahnelerde girebileceksiniz.
Hayatı umursamayan,tutunamayan iflah olmaz bir alkolik olan  Julia’nın, işini de kaybetmesiyle birlikte , bol paraya sahip olarak , bu sefil hayatından-aslında kendinden- kurtulabileceği yanılgısı içerisinde, bir suçluya dönüşme sürecini izliyoruz 2,5 saat boyunca.Tabii ki olaylar Julia’nın düşündüğü gibi gitmiyor.Her şeyi göze alarak, kaybedeceği tek şeyin kendi canı olduğunun bilinciyle, paraya bir ‘suçlu’ olarak kavuşabileceği bir planı, keskin zekasıyla uygulamaya koyarken , gerçeklikten kopmuş,herşeye ve kendine yabancılaşmış olan Julia, hayatın gerçekliğine zaman zaman ve aniden toslayarak tahmin edemediğimiz ve hiçbir zaman bilemeyeceğiz bir sona ulaşıyor.Filmin sonunda olayların çığırdan çıkmasıyla , Julia’nın hayati bir karar alması da gerekecek.
Oyunculuk muhteşem.Böyle bir karakter var, yaşatmış onu Tilda Swinton.Yönetmenin başarısı da ortada.Filmin bir iki senaryo boşluğu gibi görülebilecek noktaları ise oldukça önemsiz.Bu film sonrasında birçok şeyi düşünme,tartışma fırsatı doğuyor.İnsanın ,duygu,düşünce ve davranış biçimlerinin stabil olmadığı, olamayacağı.Julia karakterindeki duygusal boşlukların ve yabancılaşmanın onu  nerelere götürebileceğinin bir yorumu karşımızda.
Ne kadar vurdumduymaz,yalancı,alkol bağımlısı olursa olsun her insanın yapabileceği bir seçim vardır hayatta.O seçim her zaman aynı kalıplara sığmayacak kadar çeşit içerir ve her zaman bir şansı hak eder.
eylem t