15 Haziran 2011 Çarşamba

ÇOCUKLA HAFTASONU GEZİLERİ

Yaza girmeye çalıştığımız şu günlerde, son dönem yaptığımız İstanbul ve civarı gezilerimizden birkaç tanesini daha yazmak istedim.

POLONEZKÖY (KAHVALTI)
Öylesine güzel bir yer ki Polonezköy ama erkenden gidip ,erkenden döneceksin.Trafiğe ve mangalcılara takılmadan:) Biz grup olarak ,Nurturia ekibiyle açtık Polonezköy sezonunu.Kahvaltıya gittik Ayşe Teyze Bağ Bahçe' ye. Ağaçların altına piknik masaları kurulmuştu.Arka taraf olduğu gibi orman.Ağaçlık bölgenin dışında da çimenlik bölge ve çocuk parkı vardı.Biz yanımızda bir de simit getirmiştik.Onun dışında getirdikdikleri serpme kahvaltı da yeterliydi.Bu arada bir de dere var yakınında .Orman,dere,çayır çimen,çocuk parkı .Daha ne olsun.Tüm çocuklar şenlendi ,coştu :))Sıcak bastırınca da kaçmak iyi oldu.Eve döndüğümüzde hepimiz öğlen uykusunu hak edecek kadar yorulmuştuk:))
Polonezköy'e gitmek için Kavacık'daki sapaktan girip,Polonezköy tabelalarını takip ediyorsunuz.Polenezköy'ü geçtikten sonra piknik yerlerini görmeye başlıyorsunuz.


KERPE -KEFKEN
Bu iki şirin kasaba ,günübirlik ya da bir gece kalmalı haftasonu planları için yazın ideal.Birçok güzel koy keşfedebilirisniz denize girmek için.Deniz orman içiçe yerler.Kerpe'yi daha çok seviyorum ben.Yazın şehirden tamamen koparak  , doğanın tadına varmak için ideal.Bizim bu seferki gidişimizde yağmur eşlik etti ama yine de çok eğlendik.
Nasıl  gidilir:TEM otobandan İzmit-Kandıra  istikametinde gidilecek .Kandıra tabelasını görünce ,sapılacak ve yine 3 şeritli bir yoldan yeşillikler içinde önce Kandıra ve sonra da Kerpe-Kefken'e ulaşılacak.Yaklaşık 2 saat sürüyor.



TAKSİM
Seçimlerin olduğu pazar günü için Beyoğlu gezisi planladık.Bir gün önce konuşulan profiterol mevzusunun ardından  aklımıza geldi bu plan.Üstelik Yiğit de metroya binmek istiyordu.Sabah erkenden oyumuzu kullandık.Yanımıza baston pusetimizi,sırt çantamızı alarak ,akbilimizi doldurduk.Anadolu yakasında olduğumuz için , karşıya ,Mecidiyeköy'e geçmeyi düşündük .Durağa geldiğimizde iki katlı otobüsü görünce Yiğit çıldırdı binmek için.Atladık hemen.Mecidiyeköy'de inip metroya bindik.Biraz karanlık olması Yiğit'i tedirgin etse de yine de hoşlandı yolculuktan.Taksim'e  vardık.Sütiş 'de bir şeyler atıştırıp İstiklal'den Tünel'e doğru yürüdük .Tabii bu yürüyüş bir çok eğlenceli durağa gebeydi.Envai çeşit şeylerin satıldığı pasajlar,çiçek pasajı ve civarındaki pasaj ve sokaklar,St Antuan Kilisesi ,ve pek tabi İnci Profiterol.




GALATA KULESİ
Geçen sene, Yiğit'e kitabı ' Galata Kulesi'nin Martısı Zeynep'i okuduktan sonra ilk kez gitmiştik buraya .Kulenin içine de girip, martı Zeynepler eşliğinde izlemiştik İstanbul'u.Bu sene kuleye çıkmasak da uğradık Galata'ya.Bir ritüeli gerçekleştirdi Yiğit ; kulenin duvarına bir öpücük kondurdu! Neden bilinmez ama geçen sene görür görmez yapmıştı bu hareketi :))
Seyreyleyelim manzarayı:)


MODA
Moda ,benim lise yıllarımın geçtiği yer.Gönlümde Kadıköy'ün de Moda'nın da yeri ayrıdır o yüzden.Bu seferki gidişimiz sadece ve sadece Ali Usta'nın dondurmasını yemek içindi.Bir de tramvay sefası yaptık giderken.Yiyecek içecek mekanlarıyla,çay bahçeleriyle haftasonlarının vazgeçilmezlerinden biri burası.

KIZ KULESİ
Kule sevdamız Galata'dan ibaret değil tabii:) Kız kulesi de öpülmeyi hak edenlerden:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder